Özel Ordu Sevgi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı
Uzm. Dr. Arif Öztürk 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü hakkında açıklamalarda
bulundu.
İntihar davranışı, biyopsikososyal yaklaşımı
gerektiren kompleks bir davranıştır.
İntiharda risk faktörleri, biyolojik,
psikolojik ve sosyal açıdan çok geniş kapsamlı olarak ele alınmaktadır.
İntihar davranışına yatkınlıkta, yaş,
cinsiyet, psikiyatrik hastalıklar, ailesel ve genetik faktörler, fiziksel
hastalıklar, çocukluk dönemi yaşantıları, psikososyal destek sistemleri,
olumsuz bilişsel yapılanmalar, ölümcül silahlara ulaşılabilirlik gibi çok
çeşitli risk faktörleri rol oynamaktadır.
Psikiyatrik hastalıklar intihar girişimi
açısından risk etkeni olabilir. Ciddi intihar girişimlerinde ve tamamlanmış
intihar olgularında, en sık belirlenen tanı duygudurum bozukluklarıdır.
Umutsuzluk ve yalnızlık duygularını yoğun bir biçimde yaşamak ve yaşamı
sürdürmek için az sayıda nedene sahip olmak önemli risk etkenleri olarak
görülmektedir.
İntihar öyküsü bulunan bireylerin ailede
intihar öyküsü daha yüksektir
Kırsal bölgeler, ateşli silah sahibi olma,
yoksulluk, işsizlik ve sosyal yalıtım gibi faktörleri intihar davranışında
dikkat çekmektedir
Ayrıca ilişki sorunları, ekonomik kayıplar, yalnızlık, düş kırıklıkları, utanç, aşağılanma, başarısızlık, aile içi çatışmalar gibi zorlayıcı hayat olayları da intihar riski ile ilişkili bulunmuştur.
İntihar davranışı ve
medeni durum arasında
ilişki olduğu, intiharın bekâr ve ayrı kişilerde daha yaygın
olduğu bildirilmektedir.
Yalnız yaşıyor olmak da hem intihar girişimi
hem de ölüm düşünceleri açısından bir risk faktörü olarak bildirilmiştir
Ancak bu risk faktörleri genellikle tek başına intihar sebebi değildir. Birçok risk faktörü, ruhsal hastalıklarla birlikte olduğunda intihar eğilimi artmaktadır
Evde çocukların varlığı, intiharda
koruyucu etkenlerden sayılabilir.
İntihar davranışında kültürel etkenlerin ve
dini inançların rolü ile ilgili araştırmalarda, intihar davranışında dinin
koruyucu bir faktör olabileceği öngörülmektedir
İntihar davranışı önlenebilecek bir
davranıştır. Tüm toplumda insanların intihara eğilimini artıran faktörlerin
belirlenerek ortadan kaldırılması” birincil düzey önleme” hedefi olarak belirlenir.
Risk faktörleri ile birlikte göz önüne
alındığında ruhsal hastalıkların erken dönemde saptanması ve intihar riski olan
bireylerin uygun şekilde tedavi edilmesi ayrı bir önem kazanmaktadır.
İntiharla ilişkili damgalanma, intiharların
saklanması riskli bireylerin uygun ruh sağlığı hizmetlerine ulaşmasını
engellemektedir. Toplumun ruhsal
hastalıklar ve intihar konularında sağlıklı bilgilenmeleri bu damgalanmayı
azaltacaktır.